Yapı ve mezar taşı kitabeleri açısından çok zengin olan Osmanlı coğrafyasının epigrafisi üzerine ülkemizde ve dünyada son dönemlerde çok sayıda çalışma yapılmış ve bu çalışmalar Osmanlı Epigrafisi adıyla yeni bir bilim dalının ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Yapı ve eserlerle ilgili bilgi veren temel kaynaklardan biri olarak kabul edilen kitabeler, bir anlamda yapıların kimlik kartları özelliğine sahiptir. Kitabeler, üzerinde yer aldıkları yapıları tanımlarken aynı zamanda bulunduğu bölge ve yazıldığı dönemin kültür, sanat ve mimarisiyle ilgili bilgiler verir. Bu açıdan bakıldığında Osmanlı döneminden günümüze intikal etmiş yapılarda bulunan kitabelerin doğru okunması ve tarihlenmesi son derece önem kazanmaktadır.
Mezartaşı kitabeleri de incelendiğinde, bunların yalnızca ölen kişinin kimliğini bildiren metinler olmadığı, aynı zamanda, biyografi çalışmalarına ve yerel tarihçiliğe dair ilk elden bilgiler içerdikleri görülür. Yine mezar taşı kitabeleri sayesinde tasavvuf tarihi, sanat tarihi, dil ve edebiyat, tarihsel topografya, demografik yapı, aile yapısı, göç ve yerleşim biçimleri, deprem, yangın gibi afetler, salgın hastalıklar vb. konularda bilgiler edinmek mümkündür.
Elinizdeki çalışma, Osmanlı Epigrafisi derslerini alan öğrencilerin kitabe ve mezar taşlarını okuyup anlayabilmelerine yardımcı olmayı hedefleyen bir ders kitabı olmasının yanında, bu alanın meraklılarına hitap edebilmek amacıyla hazırlanmıştır.