Yazar: | Kollektif |
---|---|
İncele: |
Tükendi
Gelince Haber Ver
Farsça bir şiir kitabını, Arapça bir biyografi eserini Türkçeye tercüme edecek kadar bu dillere hâkim, şairliğiyle meşhur, iki ciltlik tarih kitabının ve diğer bazı küçük eserlerin yazarı, Nakşî tarikinin yolcusu bir şahıs tahayyül ediniz. Sultan Birinci Ahmed devrini anlattığı tarih kitabının girişinde, Osmanlı padişahları için şöyle der bu zat: Bilâd-ı küfrü fethedip tamâmet Gaza etti bular bî-hadd ü gayet Resûlün sünnetin edip ikâmet Bulardır ehl-i sünnet hem cemâat Muhassal şer‘ u dîn bunlarla kâim Oluptur, ola yâ Rabb böyle dâim Bahsini ettiğimiz ve şiirinden misal verdiğimiz kişi; Mustafa Safi Efendi, bir imam. Ama sıradan bir imam değil; imâm-ı sultânî yani padişahın imamı. Bu makama da sağlam imanı, sahih itikadı, derin ilmî bilgisi, edebiyata ve makam ilmine vukufiyeti ve sesinin güzelliği göz önünde bulundurularak getirilmiş. İmâm-ı sultânîler yahut imâm-ı hakanîler, sultanların daha şehzadeliklerinden itibaren en yakınlarında olan kimselerdendi. Şehzadelerin derse başlamalarında, sünnet ve düğün merasimlerinde, saltanat yıllarında ve nihayet teneşir tahtasında, musalla taşına yatırıldıklarında hep yanındaydılar. Böylesine mühim vazifeler görmüş imâm-ı sultânîlerin aldıkları eğitim, seçilmeleri, teşrifattaki yerleri, sultanlara vekâletleri ve daha pek çok detay, bu ayki dosyamızda sizleri bekliyor. İstifadeler dileriz.
|