Hazret-i Fatma-i Zehra
Mustafa Necati Bursalı, Kainatın Efendisi'nin Mübarek kızları ve cennet kadınlarının hanımefendisi Hz. Fatıma'nın hayatını anlatırken sürükleyici ve etkileyici bir dil kullanıyor.
Bu kitap, dünya ve cennet kadınlarının en üstününe ait Fâtıma-i Zehrâ (Radıyallahü Anha)'mn hayatından pırıltılar sunmaktadır. O Fâtıma ki, cennet ufkundan cihan toprağına düşen bir inciydi. O Fâtıma ki, Allah Resûlünün gözünün nûru ve sevinciydi. O Fâtıma ki, Nebiler Nebisinin mübârek vücûdundan bir parçaydı. O Fâtıma ki, Hazret-i Hatice-i Kübrâ'nın gülzârından yetişmiş solmaz bir çiçekti. O Fâtıma ki, ay yüzlü, kara gözlü bir melekti.
Ben bu aczimle Onun için ne söyleyebilirim ki? O, âlemlere rahmet olan Peygamberin, öpüp kokladığı solmaz bir çiçekti...
Cihan günleri onun yüzü gibi parlak bir yüz görmedi, Müslümanlık tarlasında Onun gibi bir çiçek boy vermedi...
O, o kadar ince bir gönüle, derin bir hisse sahipti ki, bir muhtaç karşısında içi yanmış, yüreği sızlamış, çarşafını sattırarak o muhtaç adamın ihtiyacını gidermiştir. Oruçlu olduğu halde iftar etmemiş, sofrasındaki bir lokma ekmeği de kapısına gelen fakire ikram etmiştir. Hem de bu işi peşpeşe üç gün yapmış, üç gün boyunca sadece su ile orucunu açmıştır. İnsanlık böyle bir inciyi hangi denizde bulabilir ki?